Ben senin bildiğin erkeklerden değilim
Aşkımı hafife alma ne olur
Ben senin bildiğin erkeklerden değilim
Kırarsan kalbimi bu sonum olur
Ben senin bildiğin erkeklerden değilim
Harcarım uğruna bende ki bu canı
İstersen yakarım aşkına dünyayı
Bekleme benden seni aldatmamı
Ben senin bildiğin erkeklerden değilim
Dünyayı verseler dönüpte bakmam
Aşkımı ne paraya ne pula satmam
Kim nederse desin kafama takmam
Ben senin bilidiğin erkeklerden değilim
Ben senin duyduğun
Ben senin gördüğün
Ben senin bildiğin
Erkeklerden değilim
Ben senin aradığın
Arayıp bulamadığın
Hayalinde yaşattığın
Erkeklerden biriyim
Yıldız Tilbe
30 Mart 2008 Pazar
Ayrılık Vakti
Vakti geldi ayrılığın ne yapsak boş
Kurtulamaz bu sevda bu amansız rüzgardan
Anla beni geçmişteki günlerimiz
Birer birer hayal oldu
Birer birer yalan
Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli
Oysa senle çok zamanlar paylaşırdık
Acıları umutları hiç usanmadan
Yüreğimde saklı kalan anılarla
Gidiyorum bu şehirden sevdiğim hoşçakal
Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli
Nurettin Rençber
Kurtulamaz bu sevda bu amansız rüzgardan
Anla beni geçmişteki günlerimiz
Birer birer hayal oldu
Birer birer yalan
Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli
Oysa senle çok zamanlar paylaşırdık
Acıları umutları hiç usanmadan
Yüreğimde saklı kalan anılarla
Gidiyorum bu şehirden sevdiğim hoşçakal
Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli
Nurettin Rençber
Bir Veda Havası
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşça kal
Ayrılığın Hediyesi
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Gün doğmuş gökyüzü apaydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım bir ben kaldım
Gecenin ortasında uyumamış ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin
Ki bu yaşlar utangaç boynunun
Kolyesi olsun.
Buda benim sana buda benim sana
Ayrılırken hediyem olsun
Gün doğmuş gökyüzü apaydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım bir ben kaldım
Gecenin ortasında uyumamış ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin
Ki bu yaşlar utangaç boynunun
Kolyesi olsun.
Buda benim sana buda benim sana
Ayrılırken hediyem olsun
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli.
Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayâtın ne de son mâtemidir bu!
Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Yahya Kemal Beyatlı
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli.
Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayâtın ne de son mâtemidir bu!
Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Yahya Kemal Beyatlı
23 Mart 2008 Pazar
BEN SENi NEDEN Mi SEVDiM
Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun, siyah saçların yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışında vücudumun dört bir kösesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni işittiğin
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı
Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Bende seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Korkuyorum!
Hakkettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layık olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.
Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.
Dostluğuna doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sizinin bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostluğun ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.
Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kıyamıyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yaşadığın mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyaşından başka bir şey bırakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten değil;
dostluğunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...
ÇÜNKÜ; BEN iLK DEFA ŞEViYORUM...
ATTİLA İLHAN
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun, siyah saçların yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışında vücudumun dört bir kösesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni işittiğin
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı
Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Bende seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Korkuyorum!
Hakkettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layık olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.
Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.
Dostluğuna doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sizinin bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostluğun ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.
Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kıyamıyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yaşadığın mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyaşından başka bir şey bırakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten değil;
dostluğunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...
ÇÜNKÜ; BEN iLK DEFA ŞEViYORUM...
ATTİLA İLHAN
BİR ADIN KALMALI
Bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet bir adın kalmalı geriye
Birde o kahreden gurbet
Sen say ki ben hiç ağlamadım
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi
Geceleri koynuma almadım ihaneti
Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan
Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın
İçimin nehirlerinden
Evet yangın
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu
Evet isyan
Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
Bu sevda biraz nadan
Biraz da hıçkırık tadı
Pencere önü menekşelerinde her akşam
Dağlar sonra oynadı yerinden
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam
Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı
Yani ben seni sevdiğim zaman
Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
Yine de
Bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken
sevmek için çok geç
İBRAHİM SADRİ
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet bir adın kalmalı geriye
Birde o kahreden gurbet
Sen say ki ben hiç ağlamadım
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi
Geceleri koynuma almadım ihaneti
Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan
Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın
İçimin nehirlerinden
Evet yangın
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu
Evet isyan
Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
Bu sevda biraz nadan
Biraz da hıçkırık tadı
Pencere önü menekşelerinde her akşam
Dağlar sonra oynadı yerinden
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam
Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı
Yani ben seni sevdiğim zaman
Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
Yine de
Bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken
sevmek için çok geç
İBRAHİM SADRİ
SENI SEVIYORDUM
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte...
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
BEN SENİ SEVİYORDUM...
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller...
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi...
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
İCLAL AYDIN
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte...
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
BEN SENİ SEVİYORDUM...
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller...
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi...
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
İCLAL AYDIN
OLDUĞUN GIBI GÖRÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GIBI OL
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
MEVLANA CELALETTİN RUMİ
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
MEVLANA CELALETTİN RUMİ
AĞLAMAK İÇIN GÖZDEN YAŞ MI AKMALI?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
VICTOR HUGO
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
VICTOR HUGO
GELME YAR..NASILSA ÖLECEĞİM..
Gel..başlar cümle..ve gel..biter cümle..
Noktaları kısa..virgülü yok..ömrü kısa derdi çok..
sallanır yıldızları..biter umutları..
giden sevgilinin ardında bakakalır..
ve sen baktıkça o uzaklaşır..adım adım...
gel dersin sesin yankılanır,duvarlara çarpar
ve yine sana gelir..sana geldikçe yar uzaklaşır..
Santim santim çürür umutların..
besleyip büyüttüğün bulutların yağmur olur düşer toprağa..
içinde kalan dert artıklarını heybene doldurur dönersin yola..
boynun bükük,
arkana baka baka uzaklaşırsın...
Çöker bulutlar en dertli şarkılarıyla
gözlerinin önüne..yağmur olur siner içine..
bir rüya başlar kirpiklerinde sonu sevdayla bitmeyen..
ellerini okşayacağın yarin olmadığı mısralar vardır şiirlerinde..
saçlarına dokunmayacağın
gecelerin içine dalmak istersin..
gitmek istersin..ama gidemezsin..
sorularla karışık düşüncelerin içinde
yazılar yazarım sana..
ve bunlar geniş bir zamanda ulaşırsa sana,
sana yazıldığını hisseder misin acaba?..
Giderken arkama bakışlarım takılır gözlerine..
aklına mısralar takılır..
işte o an birlikte yürüdüğümüz yolun uzunluğunu değil yaşadığımız yolu hesapla..
ben sana yağmur yağarken
yıldızları tutup sevmeyi öğrettim..
sevilmeyi hesapla..
gün gelir giderim belki...yokluğumu hesapla..
baş ucunda eski bir kitap gibiyim
geçmişten kalan mısraları fısıldayan..
beni değil kendini verirsin geçmişe..
ve seni kime sorarım sonra?..
sen kimlere sorarsın kendini?..
varlığında kaybolmayı hesapla..
böyle yazmıştı şair mısralarımı
ve böyle olacaktı sanki..
Beni bulabilirsin belki..sırtımda heybem,
içinde bitmemiş cümlelerimle birlikte..
ama belki güvercinlerin olduğu yerde..
Beyazıt’ta,Yenicami’de veya bırakıldığın her yerde kendini bulabilmeyi hesapla..
ve ben belki de ölürüm..
varlığımda yokluğumu
hesapla..gitmeden gidişimi hesapla..
ölmeden ölüşümü..gelişimi istemezsin belki
gideceğim için..umutlarım nasılsa mısra aralarında gömülü kalacak..
nasılsa yıldızlarım
bir bir kayacak..nasılsa gideceğim..
nasılsa gelmeyeceksin..
Özlemlerim hep sensizlikte kalacak..
ben isteyeceğim sen gelmeyeceksin..
gelmen için sebepler uyduracağım..
ve gelmen için bir sebep hep var..
ama sen yine de gelme nasılsa gideceksin..
ama sen yine de gelme nasılsa
ben senden gideceğim..
nasılsa kolumdan tutup ayıracaklar beni gül taktığım koynundan...
gelme yar nasılsa gideceğim..
gelme yar nasılsa öleceğim...
Noktaları kısa..virgülü yok..ömrü kısa derdi çok..
sallanır yıldızları..biter umutları..
giden sevgilinin ardında bakakalır..
ve sen baktıkça o uzaklaşır..adım adım...
gel dersin sesin yankılanır,duvarlara çarpar
ve yine sana gelir..sana geldikçe yar uzaklaşır..
Santim santim çürür umutların..
besleyip büyüttüğün bulutların yağmur olur düşer toprağa..
içinde kalan dert artıklarını heybene doldurur dönersin yola..
boynun bükük,
arkana baka baka uzaklaşırsın...
Çöker bulutlar en dertli şarkılarıyla
gözlerinin önüne..yağmur olur siner içine..
bir rüya başlar kirpiklerinde sonu sevdayla bitmeyen..
ellerini okşayacağın yarin olmadığı mısralar vardır şiirlerinde..
saçlarına dokunmayacağın
gecelerin içine dalmak istersin..
gitmek istersin..ama gidemezsin..
sorularla karışık düşüncelerin içinde
yazılar yazarım sana..
ve bunlar geniş bir zamanda ulaşırsa sana,
sana yazıldığını hisseder misin acaba?..
Giderken arkama bakışlarım takılır gözlerine..
aklına mısralar takılır..
işte o an birlikte yürüdüğümüz yolun uzunluğunu değil yaşadığımız yolu hesapla..
ben sana yağmur yağarken
yıldızları tutup sevmeyi öğrettim..
sevilmeyi hesapla..
gün gelir giderim belki...yokluğumu hesapla..
baş ucunda eski bir kitap gibiyim
geçmişten kalan mısraları fısıldayan..
beni değil kendini verirsin geçmişe..
ve seni kime sorarım sonra?..
sen kimlere sorarsın kendini?..
varlığında kaybolmayı hesapla..
böyle yazmıştı şair mısralarımı
ve böyle olacaktı sanki..
Beni bulabilirsin belki..sırtımda heybem,
içinde bitmemiş cümlelerimle birlikte..
ama belki güvercinlerin olduğu yerde..
Beyazıt’ta,Yenicami’de veya bırakıldığın her yerde kendini bulabilmeyi hesapla..
ve ben belki de ölürüm..
varlığımda yokluğumu
hesapla..gitmeden gidişimi hesapla..
ölmeden ölüşümü..gelişimi istemezsin belki
gideceğim için..umutlarım nasılsa mısra aralarında gömülü kalacak..
nasılsa yıldızlarım
bir bir kayacak..nasılsa gideceğim..
nasılsa gelmeyeceksin..
Özlemlerim hep sensizlikte kalacak..
ben isteyeceğim sen gelmeyeceksin..
gelmen için sebepler uyduracağım..
ve gelmen için bir sebep hep var..
ama sen yine de gelme nasılsa gideceksin..
ama sen yine de gelme nasılsa
ben senden gideceğim..
nasılsa kolumdan tutup ayıracaklar beni gül taktığım koynundan...
gelme yar nasılsa gideceğim..
gelme yar nasılsa öleceğim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)