Benim de bir zamanlar sevdiğim vardı
Beyaz dantel yakalı liseli bir kız.
Bağlarda, bahçelerde, yaylalarda yeşeren
Al karanfiller gibiydi aşkımız...
Gülünce içimde rengârenk güzel,
Güller açılırdı iri.
Hani bilirsiniz ya yıldızsız siyah
Geceler gibiydi gözleri.
Bir mermer çeşmeden akan su gibi,
Geçip gidiyordu günlerimiz.
Biz bize yaşıyorduk kendi kaderimizi
Bütün yaratıklardan habersiz.
Ve yuvada bekleşen sabırsız, küçük
Serçeler gibiydik ikimiz.
Gözleri konuşurdu susunca, mahzun:
'Seni seviyorum' derdi.
Sevdadan, gurbetten, hasretten yana
Sıcak türküler söylerdi...
Üstelik bir ceylan gibi sebepsiz
Ürkek halleri vardı.
Ayrılık deyince oturup sessiz
Çocuklar gibi ağlardı.
Bilmiyorum şimdi kaç yıl, kaç mevsim
İçli mektuplar yazdık.
Bazen yan yana yürür, beraber otururduk
Ama konuşamazdık.
Ben görmedim şimdi öyle diyorlar
Büyümüş artık liseli kız, gelin olmuş...
Unuttum her şeyi diyormuş
Ve her gece rüyâsını nur topu kadar güzel
Sarışın çocukları süslüyormuş.
Görsem çocuklarını şimdi diyorum
Bakamam yüzlerine çaresiz
Bana bakar çocuklar sessiz.
Çocukları gözlerinden tanırım
Biliyorum, hiç birşey bilmezler ama
Bakamam, utanırım
Yavuz Bülent Bakiler
20 Şubat 2009 Cuma
Liseli Kız
18 Şubat 2009 Çarşamba
Dur hoyrat bakışlım gitme
Son sözümü söylemedim daha
Dur otur şöyle
Bir sigara yak bir çay iç
Konuşurken çantanla oynama
Son sözümü söylemedim daha
Hakkım bu benim yağlı ilmek darağacında
Son arzumu söyleyip gideceğim diyorum
Dur hoyrat bakışlım dinle bi Dakka
Al bu peçeteyi terleyen avucunla ıslat
Ben anlattıkça sen ağla
Ben de ağlarım ama
Ağlamak yakışmıyor delikanlıya
Dur öyle bakma
Bu bakış yakışmıyor sana
Kan kusuyor gözlerin
Nefret köpürüyor sözlerin
Ah benim hoyrat bakışlım
Son sözümü söylemedim daha
Göğsüm daralıyor sesim titriyor
Öyle bakma ne olur
İçim yanıyor
Gerekirse gecede çalışırım
İş bulurum İstanbul’da
Kaç bilezikse alırım
Akşam pazarı içim
Karanlık ve dağınık
Yanlış sözler söylersem kusura bakma
Salı pazarından fistan alırım sana
İtfaye meydanından ince koltuklar
Eskiciden buzdolabı fırın birde makine
Teyp alırım sana çift kasetlisinden
Hasret türküleri dinlersin
Bilirim türküleri seversin sen
Yorgun gecelerimde dökersin üstüme
Ezberden birkaç şiir okursun
Gündüzden kalmış birkaç şarkı
Dur öyle bakma hoyrat bakışlım
Gece de çalışırım ben
İş bulurum İstanbul da
Dur gitme hem son sözümü
Söylemedim daha
Bir çay daha iç bir sigara daha yak
Haftalığımı aldım bugün
Düşünme keyfine bak
Böyle bakmazdı eskiden gözlerin
Böyle nefret köpürmezdi
Ellerin böyle terlemez
Ellerimi isterdi
Terin tenimde kurur terlediğini bilemezdi
Ahh benim hoyrat bakışlım
Nasılda kötü olurdum ağladığında
Sana kıyamazdım bilirdin
Bilirdin de sanki ağlardın gıcıklığına
Dur bak garson geldi
Hadi bir çay daha
Tamam kapattım geçmişi
Ama anlasana
Boynu bükük kalacak hatıralar
Ve bir daha olmayacak asla
Hem sen yapamazsın Almanya'da
Kim dinler elin gavur memleketinde seni
Çayı bile sallamadır
Bulamazsın Kızılayı Çankaya'yı
Tamam baban dinlemiyor
Ablana anlat bunları
Komşu gelini örnek ver
İntihar ettiydi de
Öldürürüm kendimi de
Ben yapamam onsuz de
Dur hoyrat bakışlım gitme
Çayın yarım kaldı
Sigaranda rujun
Çantanda terin kaldı
Yüreğimde sancın
Dudağımda adın kaldı
Son sözümü söylemedim
Son sözüm kurtuluştu
Son sözüm ilk sözümdü
Gitme hoyrat bakışlım gitme
Yokluk mertliği bozar
Mertliğinden ödün verme
Gitme gönlümün kadını
Son sözüm artık ilk sözümdü
Dur hoyrat bakışlım gitme
Bana kızıp da ömrünü heder etme
Işıklı geceler de yalnız kalırsın
Boynu bükük kalırsın her ezan vakti
Boğulursun Almanya'nın puslu yazında
Hoyrat bakışın mahzun olur
Üşürsün temmuzunda, yanarsın kasımında
Yıldızları sayarsın ağladığında
Beni hatırlarsın bir bardak sallama çayda
Hoyrat bakışlım gitme demiştim
Demek
İstemem sana
Vakit geç olur pişmanlığına
Gitti Hoyrat Bakışlım Ben Mahzun Kaldım
Sakalıma Kır Düştü Sacım Ağardı
Her Aksam Yıldızlara Bakmak İstedim
Gözlerim Gözlerine Takıldı Kaldı
Bedirhan GÖKÇE
Dur otur şöyle
Bir sigara yak bir çay iç
Konuşurken çantanla oynama
Son sözümü söylemedim daha
Hakkım bu benim yağlı ilmek darağacında
Son arzumu söyleyip gideceğim diyorum
Dur hoyrat bakışlım dinle bi Dakka
Al bu peçeteyi terleyen avucunla ıslat
Ben anlattıkça sen ağla
Ben de ağlarım ama
Ağlamak yakışmıyor delikanlıya
Dur öyle bakma
Bu bakış yakışmıyor sana
Kan kusuyor gözlerin
Nefret köpürüyor sözlerin
Ah benim hoyrat bakışlım
Son sözümü söylemedim daha
Göğsüm daralıyor sesim titriyor
Öyle bakma ne olur
İçim yanıyor
Gerekirse gecede çalışırım
İş bulurum İstanbul’da
Kaç bilezikse alırım
Akşam pazarı içim
Karanlık ve dağınık
Yanlış sözler söylersem kusura bakma
Salı pazarından fistan alırım sana
İtfaye meydanından ince koltuklar
Eskiciden buzdolabı fırın birde makine
Teyp alırım sana çift kasetlisinden
Hasret türküleri dinlersin
Bilirim türküleri seversin sen
Yorgun gecelerimde dökersin üstüme
Ezberden birkaç şiir okursun
Gündüzden kalmış birkaç şarkı
Dur öyle bakma hoyrat bakışlım
Gece de çalışırım ben
İş bulurum İstanbul da
Dur gitme hem son sözümü
Söylemedim daha
Bir çay daha iç bir sigara daha yak
Haftalığımı aldım bugün
Düşünme keyfine bak
Böyle bakmazdı eskiden gözlerin
Böyle nefret köpürmezdi
Ellerin böyle terlemez
Ellerimi isterdi
Terin tenimde kurur terlediğini bilemezdi
Ahh benim hoyrat bakışlım
Nasılda kötü olurdum ağladığında
Sana kıyamazdım bilirdin
Bilirdin de sanki ağlardın gıcıklığına
Dur bak garson geldi
Hadi bir çay daha
Tamam kapattım geçmişi
Ama anlasana
Boynu bükük kalacak hatıralar
Ve bir daha olmayacak asla
Hem sen yapamazsın Almanya'da
Kim dinler elin gavur memleketinde seni
Çayı bile sallamadır
Bulamazsın Kızılayı Çankaya'yı
Tamam baban dinlemiyor
Ablana anlat bunları
Komşu gelini örnek ver
İntihar ettiydi de
Öldürürüm kendimi de
Ben yapamam onsuz de
Dur hoyrat bakışlım gitme
Çayın yarım kaldı
Sigaranda rujun
Çantanda terin kaldı
Yüreğimde sancın
Dudağımda adın kaldı
Son sözümü söylemedim
Son sözüm kurtuluştu
Son sözüm ilk sözümdü
Gitme hoyrat bakışlım gitme
Yokluk mertliği bozar
Mertliğinden ödün verme
Gitme gönlümün kadını
Son sözüm artık ilk sözümdü
Dur hoyrat bakışlım gitme
Bana kızıp da ömrünü heder etme
Işıklı geceler de yalnız kalırsın
Boynu bükük kalırsın her ezan vakti
Boğulursun Almanya'nın puslu yazında
Hoyrat bakışın mahzun olur
Üşürsün temmuzunda, yanarsın kasımında
Yıldızları sayarsın ağladığında
Beni hatırlarsın bir bardak sallama çayda
Hoyrat bakışlım gitme demiştim
Demek
İstemem sana
Vakit geç olur pişmanlığına
Gitti Hoyrat Bakışlım Ben Mahzun Kaldım
Sakalıma Kır Düştü Sacım Ağardı
Her Aksam Yıldızlara Bakmak İstedim
Gözlerim Gözlerine Takıldı Kaldı
Bedirhan GÖKÇE
17 Şubat 2009 Salı
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir ümit türküsü
Kar yağmış dağlara , bozulmamış örtüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum ,geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Beklesen de olur , beklemesen de
Ben bir gökkuruşum sırmalı kesende
Gecesi çok süren karlar buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa seni bana
Geleceğim diyorum,takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarımı aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben
Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalarda geleceğim sana
On iki ayın birisinde,kesin takvim sorma bana
ıhlamurlar çiçek açtığı zaman
Bak işte notalar karıştı ,ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmur arsız
Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif
Ne güzellik ,ne tad var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ihlamur çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sadığım ,sadığım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bedirhan Gökçe
Kar yağmış dağlara , bozulmamış örtüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum ,geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Beklesen de olur , beklemesen de
Ben bir gökkuruşum sırmalı kesende
Gecesi çok süren karlar buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa seni bana
Geleceğim diyorum,takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarımı aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben
Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalarda geleceğim sana
On iki ayın birisinde,kesin takvim sorma bana
ıhlamurlar çiçek açtığı zaman
Bak işte notalar karıştı ,ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmur arsız
Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif
Ne güzellik ,ne tad var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ihlamur çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sadığım ,sadığım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bedirhan Gökçe
12 Şubat 2009 Perşembe
İYİ GELİN NASIL OLMALİ
DIYARBAKIRLI BIR ANNENİN OĞLUNA MEKTUBU(Gerçek yasamdan alınmıs bir Mektup.)
MEKTUP
Oğlum Mahir !
Ana heyran nasılsan?
Ne haldasan
Biz seni aramasah sormasah
Sen bizi ne arisan ne de sorisan
Sen ne hersiz bir evlatmissan
Bemirad Olmiyasan hahin kizinan gezisen dolasisan
Edemisen anan mektup yazasan
Heç Allah’tan korkmisan bizi meraka birahisan
Dünegin arkadasın Hüsen gelmisti Ankara’dan
Getmisem sağlık haberin ondan almısam
Seni belediye otobozunda görmis bir kıznan
Sözlüm diye bahsetmissen o kızdan
Birde yüzüg tahmissan barmağan Niye oğlum sen anasız kalmissan sansahan evlenmağa kalhmissan? Hüsen’e dedim ki; “Hüsen! Hele birez kızı anlat”
Dedi ki
“Ne anlatayım diyaza, ay parçası bemirad
Gülende güller açı
Ağlıyanda incinen mercan saçi
Bele güzel ne görülmis ne duyulmis.
Mahir!
Niye sen hirif olmissan
Böyükleren danismadan evlenmağa Kardasindanda mi ibret almisan?
Getti bir tango kiz getirdi
Ne kendisi rehet etti
Ne de bizi rehet ettirdi
Kiz da kiz olaydi üreğim yanmazdı
Ele zaif ele zaifti ki
Ayni Çirtik Eso’ya benzidi
Çirpi gibi bacaği
Emin ağanin ayağı gibi ayağı
Çamasır tokacı gibi de elleri vardı
Ne ağlidi ağliyasan
Ne gülidi gülesen
Ne konusmağimizi beğenidi
Ne pisirdiğimizi yiyeydi
Zikkimin köküni yiyeydi
Herbisede kusur buludi
Herbiseye yeni yeni adlar tahidi
Ben deyidim babakanuç
O deyidi “ patlican ezmesi ”
Ben deyidim lebeni
O deyidi “ yoğurt çorbası ”
Ben deyidim hilorik asi
O deyidi “ eksili izmir köftesi ”
Yoh! Carut değil farasmis
Kiçe değil sokahmis
Hebene değil destiymis
Havuca pirçikli demah ayıpmıs
Ben bele konusayım diye benden utanimis.
Niye kendi yaptığından utanmidi
Gün evle olidi yatahtan kahidi
Benim elimden çaput
Onun elinden roman düsmidi
Gezmeye gidende de en öne o düsidi
Birgün baban dükkanden geldi hanımın kızı yeriden bile teprenmedi
Baban çoh ağrına getti
Birahsam, alımallah seçini pirçigini yolacajtı.
Ben ne sanssiz bir kariymisam anam!
Kaynanalarım zalim zamninda da kaynana olmisam
Kime ne etmisem ki bulmisam.
Mahir! Sen sen olasan
İster Diyarbekir’li olsun
İstersen yedi yabancıdan olsun
Yeter ki helal süt emmiş bir kız olsun
İstiyem ki sonradan pesman olmiyasan
Karı kimsi ayakkabı değil ki sihtimi çıharan atasan
Namusumdur diyecahsan
Ömrübillah çekecahsan
Mahir! Biliyem eyisen hossan
Herseye çabuh kızısan
Kizanda da alalo gibi kabarisan
Oğlum! Asebi erkeğin kahri çoh olur
Kahir çeken kari zor bulunur
Onun için kariların Hamuri sabırnan yoğrulmuştur.
Onlar hanımdır
Onlar hatundur
Onlar sultandır
Onların mekani Cennet-i ala’dır
Onlar isihtir
Onlar nurdur
Onlar yüce Allah’ın erkeklere bir lütfudur...
MEKTUP
Oğlum Mahir !
Ana heyran nasılsan?
Ne haldasan
Biz seni aramasah sormasah
Sen bizi ne arisan ne de sorisan
Sen ne hersiz bir evlatmissan
Bemirad Olmiyasan hahin kizinan gezisen dolasisan
Edemisen anan mektup yazasan
Heç Allah’tan korkmisan bizi meraka birahisan
Dünegin arkadasın Hüsen gelmisti Ankara’dan
Getmisem sağlık haberin ondan almısam
Seni belediye otobozunda görmis bir kıznan
Sözlüm diye bahsetmissen o kızdan
Birde yüzüg tahmissan barmağan Niye oğlum sen anasız kalmissan sansahan evlenmağa kalhmissan? Hüsen’e dedim ki; “Hüsen! Hele birez kızı anlat”
Dedi ki
“Ne anlatayım diyaza, ay parçası bemirad
Gülende güller açı
Ağlıyanda incinen mercan saçi
Bele güzel ne görülmis ne duyulmis.
Mahir!
Niye sen hirif olmissan
Böyükleren danismadan evlenmağa Kardasindanda mi ibret almisan?
Getti bir tango kiz getirdi
Ne kendisi rehet etti
Ne de bizi rehet ettirdi
Kiz da kiz olaydi üreğim yanmazdı
Ele zaif ele zaifti ki
Ayni Çirtik Eso’ya benzidi
Çirpi gibi bacaği
Emin ağanin ayağı gibi ayağı
Çamasır tokacı gibi de elleri vardı
Ne ağlidi ağliyasan
Ne gülidi gülesen
Ne konusmağimizi beğenidi
Ne pisirdiğimizi yiyeydi
Zikkimin köküni yiyeydi
Herbisede kusur buludi
Herbiseye yeni yeni adlar tahidi
Ben deyidim babakanuç
O deyidi “ patlican ezmesi ”
Ben deyidim lebeni
O deyidi “ yoğurt çorbası ”
Ben deyidim hilorik asi
O deyidi “ eksili izmir köftesi ”
Yoh! Carut değil farasmis
Kiçe değil sokahmis
Hebene değil destiymis
Havuca pirçikli demah ayıpmıs
Ben bele konusayım diye benden utanimis.
Niye kendi yaptığından utanmidi
Gün evle olidi yatahtan kahidi
Benim elimden çaput
Onun elinden roman düsmidi
Gezmeye gidende de en öne o düsidi
Birgün baban dükkanden geldi hanımın kızı yeriden bile teprenmedi
Baban çoh ağrına getti
Birahsam, alımallah seçini pirçigini yolacajtı.
Ben ne sanssiz bir kariymisam anam!
Kaynanalarım zalim zamninda da kaynana olmisam
Kime ne etmisem ki bulmisam.
Mahir! Sen sen olasan
İster Diyarbekir’li olsun
İstersen yedi yabancıdan olsun
Yeter ki helal süt emmiş bir kız olsun
İstiyem ki sonradan pesman olmiyasan
Karı kimsi ayakkabı değil ki sihtimi çıharan atasan
Namusumdur diyecahsan
Ömrübillah çekecahsan
Mahir! Biliyem eyisen hossan
Herseye çabuh kızısan
Kizanda da alalo gibi kabarisan
Oğlum! Asebi erkeğin kahri çoh olur
Kahir çeken kari zor bulunur
Onun için kariların Hamuri sabırnan yoğrulmuştur.
Onlar hanımdır
Onlar hatundur
Onlar sultandır
Onların mekani Cennet-i ala’dır
Onlar isihtir
Onlar nurdur
Onlar yüce Allah’ın erkeklere bir lütfudur...
6 Şubat 2009 Cuma
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun...
CAHİT SITKI TARANCI
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun...
CAHİT SITKI TARANCI
3 Şubat 2009 Salı
HASRETiNDEN PRANGALAR ESKiTTiM
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül- gürül akan bir dünya
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini
Ahmet ARiF
Melek Annem
hastalandım üşüyorum ciğerlerim parça parça
hastayım öksürüyorum ciğerlerim parça parça
nasıl tütüyor gözümde elinle yaptığın çorba
ya sen olaydın yanımda ya da bir tas sıcak çorba
annem annem canım annem
gelip ellerini tutsam yine dizinde uyutsal
kollarınla sarsan beni büyüdüğümü unutsam
annem annem melek annem
ne olursun kalk gel annem bana ninni söyle annem
oturupta başucuma saçlarımı okşa annem
ellerini öpüyorum hasret kaldım sana annem
gözüme uyku girmedi saat sabahın altısı
gözüme uyku girmedi saat sabahın altısı
yüreğimde bir sıkıntı bu hasretin bunaltısı
gözlerimdeki bu hayal evimizin karaltısı
annem annem canım annem
sanırım ki sen gelmişsin başucuma eğilmişsin
uzatırım ellerimi meğer gerçek değilmişsin
annem annem melek annem
ne olursun kalk gel annem bana ninni söyle annem
düşmüşüm el hududuna saçlarımı okşa annem
ellerini öpüyorum hasret kaldım sana annem
hastayım öksürüyorum ciğerlerim parça parça
nasıl tütüyor gözümde elinle yaptığın çorba
ya sen olaydın yanımda ya da bir tas sıcak çorba
annem annem canım annem
gelip ellerini tutsam yine dizinde uyutsal
kollarınla sarsan beni büyüdüğümü unutsam
annem annem melek annem
ne olursun kalk gel annem bana ninni söyle annem
oturupta başucuma saçlarımı okşa annem
ellerini öpüyorum hasret kaldım sana annem
gözüme uyku girmedi saat sabahın altısı
gözüme uyku girmedi saat sabahın altısı
yüreğimde bir sıkıntı bu hasretin bunaltısı
gözlerimdeki bu hayal evimizin karaltısı
annem annem canım annem
sanırım ki sen gelmişsin başucuma eğilmişsin
uzatırım ellerimi meğer gerçek değilmişsin
annem annem melek annem
ne olursun kalk gel annem bana ninni söyle annem
düşmüşüm el hududuna saçlarımı okşa annem
ellerini öpüyorum hasret kaldım sana annem
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)